BÖLGEMİZ Haberleri Tümü

NUHUN İZİNDE GEZİ PARKURU, IĞDIR

TURİZMDE VE DOĞA SPORLARINDA EN ÇOK TERCİH EDİLEN YERLER

 Türkiye’nin çatısı olarak adlandırılan  Ağrı Dağı’nın , insanı kendine çeken ve aşık eden büyülü bir coğrafyası var.   Gittikçe daha çok gitmek istiyorsunuz. Yem yeşil vadileri, eşsiz zirvesi, dik ve sarp buzul kayalıkları, mağaraları, görkemli kanyonları, yüksek platoları, doğal manzarası, ve bir çok uygarlığın izlerini içinde barındıran bir doğa cenneti.


     Doğa tüm güzelliğini burada gösterir. Rengarenk meyve bahçeleri, yol buyunca size eşlik eden kavak ağaçları, Avrupa’nın ve ülkemizin  en yüksek dağı olan Ağrı Dağı dimdik  karşınızda açmış kollarını  sizleri bekliyor.

     Herkes zor parkurlarda yürüyüp, koşamaz. İnsaflı parkurlara da gereksinim var. Bunlardan biri de Iğdır il merkezine sadece 4 kilometrelik uzaklıkta günübirlik mesafedeki ovadan Ağrı Dağı’na doğru uzayıp giden “Nuh’un İzinde Gezi Parkuru”, İrem Bağlarının içinden geçerek Ağrı Dağı Milli parkına kadar uzanan  bu parkurda her yaş gurubu yürüyebilir, koşabilir, hatta bisiklet, fayton ve römorklu gezi turlarına katıla bilir.

 

       Ağrı Dağı'nın eteklerinde Iğdır’ın ilk ve tek gezi parkuru Mitolojik efsanelerin yanı sıra Yontma taş devri, Urartular, İlhanlılar, Karakoyunlu ve Akkoyunlu gibi geçmişteki bir çok medeniyeti birbirine bağlayan sıra dışı bir tabiat alanı.

 

        İrem Bağlarından Ağrı Dağı Milli Parkına doğru uzanan bu doğa harikası parkur Melekli beldesi CPL Lisesi önünden başlıyor. Parkur başlangıcından 10 dakika sonra İrem bağlarına varırsınız. Tipik bağ evleri, baharda açan rengârenk çiçekler ve can şenlendiren dağ çilekleri rotayı daha da keyifli hale getiriyor.

 

       Parkur, masalsı atmosferini biraz da bu İrem bağları ve Ağrı Dağına borçlu. Baharda yemyeşil, sonbaharda ise rengârenk, yüzlerce çeşit kuş türü var. Onların ötüşleri ve yol boyunca dizilmiş yöreye has kavak ve salkım söğüt ağaçları yürüyüşçülere eşlik ediyor.

 

       Nuh’un İzinde Gezi Parkuru 2017 yılında  İskender Iğdır Ağrı Dağı Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü (AKUD) tarafında yapılan küçük bir çalışmayla   20 kilometre boyunca başlangıç ve yol işaret levhaları yapılmış, 6 km, 9 km ve15 km kısa, orta  ve uzun mesafe olmak üzere 3 ayrı kategoride toplanmıştır.  Parkurlar genellikle stabilize ve patika yollardan oluşuyor. Ayrıca parkurda 25 kilometrelik dağ bisikleti rotası ve bir off road sahası  mevcut. Rotanın en avantajlı özelliği yılın 11 ayı yürüyüş olanağı sunması. Parkurda  3 adet yürüyüş rotası, 1 adet kamplı rota ve 3 adet de bisiklet rotası bulunuyor.

 

      Yontma taş devrinden kalma  ilginç mağaralar ve Urartular döneminden kalma kaya mezarların yanı sıra, endemik bitki türleri, ve ayı, kurt, boz tavşan, kaplumbağa, kirpi, yılan ,kartal, bal porsuğu, kertenkele, domuz, baykuş, tilki, çakal yoğun kuş türü ve birçok bukalemun türlerine rastlamanız mümkündür, doğa sporları, fotoğrafçılık ve dağ bisikletiyle uğraşanlar için ideal bir turizm dinlence ve mesire alanı olan bu yer il merkezine sadece 4 km uzaklıkta Melekli beldesi sınırları içerisindedir.  

 

   Iğdır AKUD Doğa Sporları Kulübünce yapılan bir takım çalışmalar sonucu parkurda Dağcılık, Trekking, Bisiklet, Atlı gezi,   Off road, İzcilik, Oryantiring, Ziplayn gibi bir çok doğa sporlarının yanı sıra,  Fayton, Atlı gezi, bisiklet  ve Römorklu gezilerle geçmiş zamana yolculuk yapmanız mümkün.

 

PARKURDA NELER VAR;

 

1-    GÖRSEL ŞÖLEN İREM BAĞLARI; Ağrı Dağı'nın eteklerindeki "İrem Bağları", doğal güzelliği ve yaban hayatıyla görenleri adeta büyülüyor.

Rakımı itibarıyla "Türkiye'nin çatısı" olarak nitelendirilen ve yurdun en yüksek rakımlı noktası olan Ağrı Dağı'ndan çıkan lavlar sonucu çölleşen bölgede onlarca farklı bitki türü ve ağaçlardan oluşan İrem Bağları, volkanik bir coğrafyanın ortasında yüzlerce dönüm arazi üzerinde bölgeye hayat veriyor.

Yöre halkı arasında ‘İrem Bağları’ olarak bilinen yeşil vadi, barındırdığı renk tonlarıyla ziyaretçilerine adeta görsel şölen sunuyor. İçerisinde kayısı, elma, şeftali, üzüm, kiraz, mısır başta olmak üzere birçok meyve ve sebze bağlarını barındıran İrem Bağları, birçok yaban hayvanına da ev sahipliği yapıyor. Vadi, doğal güzellikleri ve yaban hayatı ile yöreye gelen yerli ve yabancı turistlerin uğrak yerlerinin başında geliyor.

        Kutsal kitaplarda Nuh’un Gemisinin  Ağrı Dağı 'nın Kuzeybatı yamaçlarında karaya oturduğu burada karaya çıkan insanların tekrar çoğalmaya başlayarak, dünyaya yayıldığı,  "Adem" ile  "Havva"'nın yaşadığı " İrem Bağları" 'nın da Büyük Ağrı Dağı 'nın Kuzey eteklerinde (Iğdır ovası) yer aldığı kabul edilmektedir.  Yine MÖ. Ortadoğu tarihinin en geleneksel kaynağı olarak kabul edilen Eski Ahid’in (Tevrat) beş kitabından ilki olan Tekvin’de Ararat ilk kez şöyle geçmektedir: “Ve gemi yedinci ayda, ayın on yedinci gününde Ararat Dağları üzerine oturdu” (8. Bap 4. Ayet). Ağrı Dağı’na Ararat denmesi de, Tevrat’ta geçen Ararat Dağları’nın Ağrı Dağı ile aynı sayılmasından kaynaklanmıştır. Bu bilgiler ışığında yöre halkı burayı asırlardan beri irem bağları olarak yad etmiş ve  Yöresel inanışlara göre  bu alanda bulunan asırlık tarihi üzüm ağaçları, hiçbir yerde türüne rastlanmayan şalak kavunu ve ve yabani meyvelerin  Hz. Nuh’tan kaldığı inancı yaygındır. 

 

 

2-    ÇÖLÜN ORTASINDA VAHA; Iğdır Anıt müzeyi baz aldığınızda yaklaşık 5 km sonra Rus bucağına varırsınız, Rus bucağının bitiminde Ağrı dağının eteklerinden olan Kültepe’ye çıktığınızda (yükseklik 15 m) ilginç bir manzarayla karşılaşacaksınız. Karşınızda uçsuz bucaksız bir çölü görmenize rağmen, arkanızda çölün ortasında adeta bir vahayı andıran yağmur ormanları gibi yemyeşil bir vadi, sağınızda Türkiye’nin ve Avrupa’nın en yüksek dağı olan Ağrı Dağı, solunuzda ise Ermenistan Alagöz dağları sizlere gülümseyerek göz kırpıyor.

 

 

3-    AĞRI DAĞI MİLLİ PARKI;

Nuh’un İzinde gezi Parkurunun 4 kilometresinden sonra Kültepe’ye vardığınızda  parkur Ağrı Dağı Milli Parkınıda içine alıyor.

Milli park Türkiye, Ermenistan, Nahcivan ve İran sınırlarının kesiştiği noktada kurulu. Türkiye’nin en yüksek noktası olan Ağrı Dağı, 2004 yılından bu yana milli park statüsünde.

Farklı yeryüzü oluşumları, zengin flora ve faunası, sulak alanları ve etkileyici doğasıyla her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlayan bölge. Dağcılık, doğa yürüyüşü, tırmanma, yaban hayatını gözlemleme, fotoğrafçılık ve görsel sanatlara ilgisi olanların keyifle zaman geçirebileceği Ağrı Dağı Milli Parkı, zengin peyzaj güzellikleri ile insanı hayrete düşürüyor. Farklı medeniyetlerin izlerinin de görülebildiği tarihi ve kültürel katmanların yer aldığı bölge tarih boyunca Hurriler, Urartular, Kutlar, Hunlar, Selçuklular, İlhanlılar, Harzemşahlar, Timuroğulları, Safaviler, Çıldıroğulları, Akkoyunlular, Karakoyunlular için yerleşim yeri olmuş. 1514 yılından sonra ise Osmanlılar bölgeyi egemenliği altına almış.

 

 

 

4-    KÜLTEPE HÖYÜĞÜ VE KAYA MEZARLAR;

Gezi parkurunun 3. Kilometresinde yer alan Kültepe  1913 yılında yapılan kazılarda bir Urartu mezarlığı ortaya çıkarılmış ayrıca yontma taş devri döneminden kalma bir çok süs eşyaları, silahlar ve mühürler bulunmuştur. Halk arasında  Ağrı nın etekleri olarak  adlandırılan bu tepeler aynı zamanda temiz bir hava solumanın güzel bir manzara seyretmek isteyenlerin arabayla 10 dakikada gidebileceği bir yerdir. tepeden Ağrı dağı istikametine doğru ilerledikçe bir çok doğa güzelliklerinin yanı sıra Urartu kralı Minua döneminde kurulmuş ileri karakol olarak adlandırılan kale kalıntısı, bir çok kaya mezarlar ve çanak çömlek kalıntılarına  rastlayabilirsiniz. Dağ bisikleti tutkunları ve atlı geziler için bölgedeki en uygun yerlerden birisidir.

 

5-   DİNOZOR KAYALAR;  

Parkur üzerinde bulunan Kültepe’den Ağrı Dağına doğru ilerledikçe önünüze çıkan ilginç kaya türlerinin birer masalsı hikayesi olduğunu sakın unutmayın. Tıpkı Kültepe üzerinde bulunan dinozor tipindeki kayalarda olduğu gibi yöre halkının inanışına göre   “Zaloğlu Rüstem ile devler uzun yıllar mücadele etmişler. Bu mücadelenin en önemlisi Ağrı Dağı’nın kuzeyinde olmuş. Devleri mağlubiyete uğratan Rüstem, onların ancak Ağrı Dağı’nda toplanmasını sağlamış ve insanlığa çok kötülükleri dokunan bu mahlukların neslinin türememesi için Tanrı’ya el açmış (Tanrım, biz ölüp gideceği. Artık bizim gibi kuvvetli kimse yaratmayacaksın. Bu durumda bunları, Ağrı Dağı’ndan aşağı indirme.) Bu dilek Tanrı tarafından kabul edilerek, devler ve dinazorlar tılsıma dönüştürülür.” Parkur üzerinde bulunan bu ilginç kayalarda masalsı hikayeleriyle sizlere yol boyunca eşlik edecektir.

 

6-    URARTU KAYA MEZARLARI : Gezi parkurunun 6. Kilometresinde bulunan   Kültepe’den Kasımtığ tepesine doğru ilerledikçe  parkur boyunca  bulunan bu Kaya mezarları, kayaların fiziki yapıları uygun olan yerlere kayalar dizine haline getirilerek yada  oyularak mağara şeklinde yapılmıştır,Ölen kişinin mezarına, öbür dünyada kullanması için eşyalar, kıymetli armağanlar bırakılmıştır.

 

7-    YAŞAM AĞACI VE DELİKLİ TAŞ;

Parkur boyunca ilerledikçe  Kültepe üzerinde ve uçsuz bir çölü andıran alanda tek başına yeşeren bir ağaç göreceksiniz, yöre halkınca dilek ağacı olarak adlandırılan ıssız çöldeki bu ağaç ayrı bir renk gizemli bir masal katacaktır gezinize. yöre halkınca kutsal sayılan bu ağaç renkli bezler ve nazar boncuklarıyla süslenmiş, çölün ortasında Ağrı dağının tam karşısında Ağrıya İnat dikivermiş başını göklere.  yöresel inanışa göre bu ağaca su taşımak yapılan en büyük sevaplardan biri olarak kabul edilmektedir. Hayat ağacına yönelmeden evvel Kültepe başlangıcında bulunan delikli taşta yöre halkınca kutsal sayılan mekanlar arasında. Yöre halkı delikli taş içerisinden üç defa geçerek dilekler dilerlermiş.

     Yaşam Ağacı: Toprak ile ruhun bir araya gelmesidir ağaç tohumdan meyveye meyveden tohuma dönüşümdür. Kutsal kitaplarda sıkça adı geçen hayat ağacı, cennet ağacı veya bilgi ağacı olarak adlandırılmaktadır. Hayat ağacı kavramının kökenleri ilk insan Adem ve Havva’ya kadar gitmekte ve burada karşımıza Bilgi Ağacı olarak çıkmaktadır.

 Hayat ağacının en önemli özelliği, dünyanın merkezinde yer almasıdır. Köklerinin yer altı dünyasına, dallarının ise göğün en yüksek katına, yani Tanrının mekanına ulaşmasıdır, Ağaç, bu ikili doğasıyla insanların ilgisini çekmiş ve kutsal bir varlık olarak günümüze kadar gelmeyi başarmıştır.

       Eski Türk inancında evren üç bölümden oluşur: “Üst Dünya” (Gök) – “Orta Dünya” (Yer) – “Alt Dünya” (Yer Altı). “Yaşam Ağacı” bu üç dünyanın tam göbeğindedir ve onları birbirine bağlamaktadır. Bu üç dünya arasında geçişler için köprü görevi görmektedir.

 

 

 

8-    YONTMA TAŞ DEVRİ MAĞARALARI;

Parkur boyunca ilerledikçe yontma taş devrine ait mağaralar ve keskin obsidyen taşların yontularak bir takım araç ve gereçler halinde  önünüze çıması sizleri şaşırtmasın. Çünkü burası yontma taş devrinin en yoğun yaşadığı yerlerden birisidir. Hani derler ya her taşın bir hikayesi vardır, burada önünüze çıkan her kaya parçasının sizlere anlatacağı onbinlerce yıl öteye ait binlerce hikayesi vardır.  Kültepe’ de bulunan ilk insan dönemine ait mağara ve keskin obsidyen kaya parçaları binlerce yıl öncesi yabani hayvanlardan korunmakve  avcılık için kullanılmıştır.

 

9-    ATA OCAĞI KÜLTÜR EVİ: Gezi  sonrası uğrayacağınız en güzel yerlerden biriside Ata ocağı Kültür evi; Iğdır yöresine ve Türk boylarına özgü giyim, ev eşyaları, aletleri, objeleri, halıları ve çadırları gibi pek çok eşya ile; el işi, sanat yapıtları, yazmalar, kolye ve nazarlıklar yer alıyor. Ayrıca Iğdır yöresinde Ata ocağı olarak adlandırılan bu evler dededen  kalma bir kutsal miras olarak kabul edilmekte ve gelecekte bu ocaktan dağılan herkesin bir araya yeniden gelebilecekleri bir mekan olarak düşünüldüğünden yöre halkınca ata ocağı bir kutsiyet arzetmektedir.

 

NOT:  Parkur sonrası aynı alan içerisinde bulunan ve gezi parkuruna oldukça yakın olan Iğdır anıt müzesinin yanı sıra, Melekli tarihi mezarlık,nÇaybaşı kütüphanesi, Melikşah ve Heyderbaba heykelleri dikkatinizi çekecek mekanlar arasındadır. Ayrıca gezi parkuru sadece aileler için turizme açılmıştır.

Yorum Gönder
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir. Teşekkür Ederiz.
Yorumunuz onaylanmıştır, teşekkür ederiz.
Ad Soyad
Yorumunuz