BÖLGEMİZ:
HADIMLI KÖYÜ SULAMA KANALINI AKITACAĞIM

 Geçmişi 100 yıla dayanan ve doğal afetler nedeniyle yaklaşık 35 yıl kapalı kalan Iğdır Tuzluca Hadımlı Köyü sulama suyu kanalı, verdiğimiz uzun uğraş ve emeklerden sonra 2012 yılında yeniden hizmete açılmıştı. Baraj yapılacağı için boşaltılan Ünlendi(Demirsıkan) köyünden bent alan sulama kanalı, sırasıyla Kuruağaç, Sutaşılar köylerinden geçtikten sonra Hadımlı köyü arazilerine ulaşmakta. Aynı zamanda Üçkaya(Ekerek) köyünün de büyük bir arazisini sulayacak olan sulama kanalı, 2012’de kurbanlar kesilerek yenilen yemekler ve dualar ile hizmete alınmıştı. Uzun yıllar kapalı kalması nedeniyle sadece toprak değil, bölge de yaşayan böcekten, yılana, türlü türlü kuş çeşidinden tilkiye- kurda varana kadar tüm canlılar suya hasret kalmış, adeta susamıştı. Aylar hatta yıllar süren bir çalışma sonrası suyunda adım adım Hadımlı Köyüne doğru gelmesiyle birlikte susuz kalan bölgede gözle görünür bir canlı hareketine şahit olunuyordu.



“FERHAT SU İÇİN DAĞLARI DELMİŞTİ”

35 yıl kapalı kalan bir sulama kanalını hayata geçirmek öyle iki cümleyle anlatıldığı gibi kolay değildi. Mesafemiz ortalama 12 km ama büyük bölümü dağlıktı. İşte böylesi bir mesafeyi ve böylesi bir kaya yapısını yararak, deyim yerindeyse delerek geçmemiz gerekiyordu. Ve, vira bismillah diyerek 2009’un son baharında Genel Sekreter Ferhat Akkuş’un talimatıyla Genel Sekreter Yardımcısı M. Nuri Turan ile bölgede inceleme ve kısmi olarak çalışmaya başladık. Ve kısmi olarak başladığımız çalışma ileriki aşamalarda gösterdi ki iş baya baya büyük ve zorluydu. Düz zeminlerde farklı iş makinalarıyla ilerlesek de, dağlık bölgelerde çok daha büyük ve aynı zamanda kırıcı özelliği olan iş makinalarına ihtiyaç vardı. İşte bu makinalara ihtiyaç duyulduğu an işin zorluğu da ortaya çıktı. Çünkü söz konusu makinadan Iğdır Özel İdare bünyesinde bir tane vardı ve her yere yetişmesi gerekiyordu.



İşte bu zorluklar ve imkansızlıklar çerçevesinde 3 yıl gibi uzun ama şartlara göre hızlı bir süreci tamamladık. Kısacası, benim ısrarlı takibim ve ihtiyaç halinde maddi manevi devletin yanında yer almamız netice vermişti. Deyim yerinde ise “Ferhat su için dağları delmişti.” Kimi yerlerde kayaları, dağları kırarak kimi yerleri ise borularla geçerek hedefe ulaşmıştık. Özel İdare Genel Sekreteri Ferhat Akkuş ve  teknik anlamda bu işlerin yetkilisi Orhan Şaban’ın üstün gayretine köylülerimizden de bir elin 5 parmağını geçmeyecek kadar katılımla 2012’de Ünlendi’den kaldırdığımız suyu Hadımlı köyüne dökmeyi başardık. Tap dediğimiz köyün üstünde dualar eşliğinde kurbanımızı kestikten sonra, kalabalık bir heyetle suyumuzla birlikte köye indik, burada hazırlanan yemekleri yedik ve emeği geçenlere verilmek üzere hazırladığım teşekkür plaketlerini sahiplerine takdim ettik. Burada yaptığım konuşmada da söylemiştim, yıllara dayanan bu mücadelemin ve milyonlara varan masrafın tek nedeni, köyümü, köylümü (gidip dilekçe vererek bu hizmetin gelmesini engellemek isteyen hainler hariç) ve doğayı sevdiğim içindi. Yani, kendisine inançsal anlamda farklı sıfatlar ekleten, ancak yaşamında hiç de öyle olmayan kişilerin aksine, cennete gidecem 40 huriyle alem yapacam beklentisine de kapılmadan tamamiyle insana, doğaya olan sevgimden dolayı yıllarımı, paramı ve bilgimi birikimimi harcadım. Şunu bilir ve hep söylerim, bu sudan sadece insanlar değil, böceğinden kuşuna, kurdundan tilkisine, öküzünden koyununa tüm canlılar faydalanacaktı. Ve ilk günler de böyle oldu. 

 KORKTUĞUMUZ OLDU

Korktuğumuz oldu dememin nedeni ise şöyle. Köylerimizin boşalma nedenlerinden biri olan sulama suyunun 35 yıl sonra yeniden hayat bulması adına ve köylülerin benden talebi doğrultusunda başlattığım çalışmayı duyan- öğrenen  bazı büyüklerim beni uyardılar. “Bu işe hiç girme, öncelikle kendi köylülerimiz seni üzerler, sonra ise ne kadar emek verirsen ver suyu Kuruağaç ve Kenzek köylerinden bize taraf geçiremezsin. Arkanızı döndüğünüz an suyu kesecekler. Biz 50-60 yıl uğraştık onları aşamadık. En iyisi mi bırak kurusun, batsın. Zaten batmış battığı kadar, hiç uğraşma onlar bize su vermezler” diyerek çok derinden uyarılarda bulunmuşlardı. Doğrusunu söylemek gerekiyorsa önceleri bu uyarıları çok ciddiye almamış, ”Sizin döneminiz farklı şimdi ki dönem farklı. Onlarda 35-40 yıldır susuzlar, şimdi ben buralara su getirirsem bırakın arkamızı döndüğümüzde suyu kesmeyi, bizden izinsiz su dahi almazlar” diyerek geçmişe nazaran insanların daha bilinçlenmiş olabileceğini söylemiştim. Ancak ne acıdır ki, büyüklerimizin dediği çıktı ve 3 yıl uğraştıktan sonra Hadımlı köyüne O su 10-15 gün aktı, akmadı. Söz konusu köylüler suyu kestiler. Ve sonrasında yağmur ve doğal olaylarda kanalın bazı yerlerini doldurduğundan onca emek ve masraf boşa gitti. Yani, bize doğru gelen suyu hakları olmadığı zamanlar da keserek( ÇALARAK- HIRSIZLIK YAPARAK) engelledikleri yetmiyormuş gibi, sonrasında kanal üstüne çıkarak tıkanan yerlerin açılmasına dahi katılmadılar. Onların bu anlamsız davranışlarına doğal olarak bizim köylülerde dahil oldu ve onca mücadelemiz bu anlamsız insanlar yüzünden yine yarım kaldı. 

DURMAK YOK HİZMETE DEVAM

Yukarıda açıkladığım hatta özetlediğim gerçeklere baktığımız da benim bu köyler ve bu köylüler adına bir adım dahi atmamam gerekiyor. Ama ben ne yapıyorum, tam tersi, onlara inat, hatta onların utanıp, kendi kendilerine ”ya yeter, biraz vicdanlı olalım, Allah’tan korkalım, Peygamberden ve 12 imamdan utanalım, hatta hatta İmam Hüseyin’den utanalım ve başkasının hakkı olan suyu kesmeyelim” diyene kadar onlar için mücadele edeceğim. Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir diyerek, herkesin zaman zaman hata yapabileceğini ama zaman içerisinde de hatasından döneceğine inanıyorum.

İYİ Kİ ŞAMİL AYRIM VEKİLİMİZ VAR..!

Neden İyi ki Şamil Ayrım vekilim var dedim, onu da açayım. Şamil Ayrım AK Parti’den İstanbul Milletvekili. Öte yandan biri HDP’den biriyse MHP’den olmak üzere iki tanede Iğdır’dan seçilen milletvekili var. Yani Iğdırın sorunlarıyla, eksikleriyle ilgilenmesi gereken onlar olmalı. Halkta bu tür eksikler için onlara gitmeli. Peki bur da böylemi değil. Halk seçtiği bu iki vekili ne görür, ne tanır. Peki niye seçtiler? Faşizme dayanan bir milliyetçilik dayatması seçtirdi bunları. Her seçim döneminde olduğu gibi, seçim dönemi Iğdırdaki Kürt’ler (büyük oranda) Kürt milliyetçisi oluyor, Türkler’de Türk milliyetçisi. Hatta siyasetçiler bunu faşizme doğru tırmandırarak, oy kitlesini etrafından uzaklaştırmaz. Sonra ne olur? Seçim biter, seçilenler Ankara yolunu tutar, halk ise yine yan yana, dostça ve sorunlarla baş başa kalır. Ama ihtiyacı olduğunda (yakın çevreleri hariç) kimse onlara ulaşamaz, ulaşsa da farklı bahanelerle kimsenin işine yaramazlar. 

PEKİ ŞAMİL AYRIM NE YAPIYOR? 

Öncelikle yukarıda belirttiğim faşizme ve milliyetçiliğe bulaşmadan İstanbul’dan seçildi. Ama sanki Iğdır milletvekili gibi devlette işi olan herkesin ilk aradığı veya ulaştığı isim Ayrım olmakta. İşte bende tam da böylesi bir nedenle, yani köyümüzün sulama kanalının yeniden ve çelik boruyla yapılması için hazırlanan projeyi İller Bankasına onaylatması adına yanına gittim. Sağolsun, kendisi bu konudaki yetkileleri aradı ve durumumuzu izah ederek bir anlamda lehimize çevirdi. Bunun için tekrarlıyorum, iyi ki Şamil Ayrım var. Bu arada, söz konusu sulama kanalı hakkında farklı Tv kanalı ve gazetelerde çıkan haberlerimizin linklerini tıklayarak bir bakmanızı öneriyorum… Kalın Sağlıcakla.

http://www.haberdar.com.tr/m/yurt-haber/tuzluca-suyuna-kavustu-h17115.html

https://www.youtube.com/watch?v=OoROOU9yZp0

https://www.youtube.com/watch?v=jI9PwrbmtuU

https://www.mynet.com/5-koyun-35-yillik-su-hasreti-bitti-180100534118



Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

MHP’li Meclis Üyesi Adayları Iğdır’ı...
Iğdır’da Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İl Genel Meclis adaylarının açıklanmasıyla birlikte seçim...

Haberi Oku